19 Ocak 2011 Çarşamba

CUNDA

Son Güncelleme: 2015

Ayvalık’a incecik bir köprü/yol ile bağlanan şirin ada, Cunda... Diğer adı da Ali Bey adası... Gidilmeli, görülmeli, sahildeki balıkçılarda muhteşem ege mezelerinin, balıkların tadına varılmalı, dar sokaklarda gezilmeli, Rum evleri fotoğraflanmalı...

Deniz tatilinden çok dinlenme, yeme-içme tatili için uygun olacaktır. Ayvalık’a çok yakın olduğu için denize girmek için Sarımsaklı Plajı’na gidilebilir. Cunda’da da Çataltepe Plajı tercih edilebilir.

Cunda’da Yemek;

En tanınan restaurant’ı Bay Nihat, özellikle ara sıcaklar ve mezeler konusunda iddialı ve başarılı. Garsonların ilgi ve alakası sizi mest edecek cinsten. Benim en sevdiklerim kalamar tava ve soslu dil. 
                                          

                                             

                                            

Bay Nihat'a gitmenizi öneririm ama daha uygun fiyatlı fakat daha az ünlü olan diğerlerinden de benzer performans almak mümkün.

Her tür balığın yanı sıra papalina tavsiye edilebilir (küçük kızarmış balıklar). Tabii benim önerim papalina yerine Mercan, Lipsos, Fener gibi seçenekler ama zevkler farklı olabilir... Yenmesi gereken mezelerden en kaçırılmaması gerekenler; Kabak Çiçeği Dolması, Ahtapot salatası, Kuzu Kulağı Salatası ve Deniz Börülcesi. Ayrıca ara sıcak olarak ızgara kalamar ve ızgara ahtapot önerilerim.

                                             

                                             
Yemek yerken başınızdan ayrılmayan kediler ise Cunda’nın tek dezavantajı. Kediler sudan kaçtıkları için restaurantlar size kedi kovmak amaçlı su veriyorlar, ancak zavallı hayvanları ıslatmak çok hoş bir davranış değil elbette. Bu nedenle suyu tepelerinden aşağı dökmek yerine onlara sadece şişe göstermeniz yeterli, şişeyi görünce uzaklaşıyorlar... :) Rahatsız olmayanlar kediler ile birlikte yemeklerini yiyebilirler elbette...

Cunda'da hemen hemen her restaurant'ta yemek yedim. Hepsi standart üstünde diyebilirim. Ama benim favorim tavsiye üzerine gittiğim Balıkçı Bahtiyar. Burada Gerdeme salatası, karides mantı, peynirli kidonya ve sıcak ege otları güveci kaçırılmaması gerekenlerden.




                                                

                                     

                                               

                                               

Bu arada benzer lezzeti İstanbul’da almak isteyenler için Bostancı sahildeki Cunda restaurant’ı ziyaret etmeliler. Özellikle mezeler ve Fener kavurma kaçırılmaması gerekenlerden.

Cunda’da gidilmesi gereken bir diğer yer Taş Kahve. Hemen sahilde restaurant’ların ortasında bulunan Taş Kahve’de kahvaltınızı yaparken gazetenizi okuyabilir, ya da Türk kahvenizi içebilirsiniz. Ayrıca Cunda’da müthiş sakızlı dondurmayı ve lokmayı da tatmanızı öneririm. Gerçekten çok başarılı... Sahilde yürürken dondurmacılardan gelen müthiş külah kokusuna karşı koymanız zaten imkansız.


Şayet bir öğününüzde deniz ürünü dışında bir şeyler yemek isterseniz Pizza Uno’ya uğrayın derim. Ben yedim, çok da memnun kaldım :) Pizza Uno'yu hem pizzaları ile hem de sempatik servis elemanlarıyla çok beğeneceksiniz.


NOT. Geri dönerken Cunda’dan zeytinyağı ve sepet peyniri almayı unutmayın. Ekbir zeytinyağı ve kozmetik hemen merkezde bulunan küçük bir dükkan ama içinde zeytinyağının tüm nimetlerine ulaşabiliyorsunuz. İnternet sitesinden de alışveriş yapma imkanınız var elbette.


Cunda’da Konaklama;

Otel olarak yüksek bütçeler için Ortunç Club Otel önerilir. Plajı da oldukça güzel. Koyu zaten efsane.

Merkezde konaklamak isterseniz Yundantik isimli butik oteli öneririm. Otel hizmeti, temizliği itibariyle gerçekten tavsiye edilir. Cunda'da sahildeki balıkçılara oldukça yakın hemen 1 arka sokaklarında kendi halinde güzel bir konak burası. Sahibi olan bayan gerçekten çok sevecen ve yardımcı. Sabah kahvaltısı tam bir Ege kahvaltısı. Odalar, banyolar temiz ve modern.

/

Merkez olmasın, kendi denizi olsun ama Ortunç kadar da pahalı olmasın derseniz da Cundavilla'yı deneyebilirsiniz. Bu butik otel, gerek küçük plajı ve bahçesi, gerek sempatik ve yardımcı personeli ile gerçekten çok güzel.

                                                     

                                                     

                                                     

                                                     

                                            

Cunda'da gece Yunan eğlencesi isterim derseniz adres Moshos taverna. Yunan müziği eşliğinde güzel mezelerden tadabilir, gece boyu dans edebilirsiniz.

Kısaca Cunda keyifli ve huzurlu bir tatil geçirmek için birebir diyebilirim.

Keyifle...

13 Ocak 2011 Perşembe

FRANSA - PARİS

Geldik nereden başlayacağımı bilemediğim için bir türlü yazmaya başlayamadığım şehire...

Öncelikle belirtmeden geçemeyeceğim mümkünse Paris'e Mayıs-Eylül döneminde gitmenizi öneririm. Zira Paris, cafelerinde dışarıda oturup kahvenizi yudumlarken keyfine varacağınız, dışarıda şarabınızı içip etrafı izlemekten zevk alacağınız bir şehir.


Görülmesi Gereken Yerler;

Öncelikle şehrin ortasından Sen (Seine) nehri geçiyor, nehirde bir tekne gezintisine çıkmanızı öneririm.

Notre Dame: Görmezseniz Paris'e gitmiş sayılmayabilirsiniz :) Özellikle Gülpencereleri denilen pencereler çok ilgi çekici, yapı genel olarak çok ihtişamlı. Gerçi bir süre sonra Avrupa'da gördüğünüz tüm katedraller birbirine benzemeye başlıyor ama Notre Dame yine de görülmesi gerekenler arasında ilk sıralarda sayılmalı.

Louvre Müzesi: En az bir tam gününüzü bu muhteşem müzeye ayırın. Ben bütün bir gün gezdim ve ona rağmen görmediğim bir çok eser kaldı. Yani aslında bir tam gün bile ayırsanız Louvre'u layıkıyla gezmeyi başamıyorsunuz. :) Ben gittiğimde müze işçileri grevde olduğu için ücret ödememiştim ama yanlış hatırlamıyorsam yüksek bir giriş bedeli vardı. :) Bu arada müzedeki güvenlik önlemleri had safhada, öyle ki Mona Lisa'nın tablosunun fotoğrafını çekmeye kalkarsanız bir zenci güvenlik görevlisi ile burun buruna gelebilir ve direk azarlanabilirsiniz. Aman dikkat!!!   http://www.louvre.fr/llv/commun/home.jsp